SPİNOZA
@birspinoza
Öğretmen - Okur & Yazar [email protected] http://instagram.com/birspinoza Yazılar bana ait olup telif hakkına tabidir.
Biz öğretmenler olarak branşımız ne olursa olsun, hangi yaş grubundan mesul olursak olalım önce depremi kendimiz öğrenip talebelere de mutlaka bilimsel olarak anlatmalıyız; geleceğin mühendis ve müteahhitlerine ailelerinden sonra ilk dokunan biziz, vicdanı bilimle aşılamalıyız.
Oturmamış karakter, net olmayan bir dil, öz eleştiriden yoksun bir ruh kadar yoran bir şey yok; hak edilmemiş bir ego kadar yavan, üzerine düşünülmemiş bir cümle kadar toksik.
Vitrin o kadar geniş ki, seçenek o kadar çok ki insanlar sevgi ve aşk hususunda da alışverişe çıkmış gibi davranıyorlar. Değişime verilen ya da iade edilen mallar gibi kalpler de sürekli el değiştiriyor. Bugün hayatını anlattığın, sırrını verdiğin ile ertesi gün selamlaşmıyosun.
Geriye dönüp bakınca kendime çok borçlanmışım, ihmal etmişim kendimi ve hiç hak etmediği payeler vermişim hayatımda sandığım insanlara; tahammül ve fedakarlık hususunda daima yanlış öznelere prim vermişim; neyse ki kendime döneceğim ve bu manevi borcu ödeyeceğim; bundan eminim.
Netflix- Untamed - Tabiata ben gibi kanı kaynayıp biraz da gizemli bir şeyler izleyeyim diyenler için oldukça ideal, tavsiye ederim.
Salt sevgi ilişkiye yetmemeli, birçok kriteri olmalı insanın, vizyonunu düşüren, aşağıya çeken, maneviyatını zedeleyen, gururunu kıran ve vasat zihniyeti ile ufkunu kapatan biriyle inadına aynı yolda yürümek ziyadesiyle yola saygısızlıktır; zihniyete önem aşka da saygıdır.
Belki başaramadım, belki kaybettim, mağlup oldum fakat asla korkak olmadım, aynaya pişman bakmadım, iç sesimle kavga etmedim. "Keşke" demenin ağırlığından ise, "Neyse" demenin dayanılmaz hafifliğini tercih ettim. Bu yüzden güçlüyüm belki de, bu yüzdendir kendimle barışıklığım.
Kızamıyorum artık, öfke duymuyorum, kin desen zaten bitti; herkes kendine yakışanı yapıyor deyip geçme evresindeyim; odak noktam tamamen kendi benliğim, kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve mümkün olduğu kadar insan denen şeyden uzak durmaya gayret gösteriyorum.
Yavan insanlara, samimiyetsizliği düstur edinmişlere, üslubu zayıflarla ve Eskişehir sıcaklarına katlanamıyorum.
Beni nerede konumlandırdığından emin olamadığım herkesin hayatından çıkmayı kendime mecburiyet sayıyorum; belirsizlik kötü ve zaten birçok şeyin meçhul olduğu şu hayatta insanın ruhuna yapacağı en büyük eziyet, katlanılması en zor duygu.
Okuyacağım kitaplar, tuttuğum notlar, yalnız başıma oturduğum banklar, seveceğim kediler, geliştireceğim bir zihin, biriktireceğim güz yaprakları, kendime verdiğim sözler, kimseden bir şey beklememenin verdiği derin huzur ve kalabalıklardan uzak sükunet dolu bir yaşam; bu kadar.
Kitaptan bir cümle çizince mutlu oluyorum, yeni bir kelime öğrenince seviniyorum, ne kadar amatör olsa da bir manzaranın ya da sevimli bir kedinin fotoğrafını çektiğimde tebessüm ediyorum. Basitliğin ve sadeliğin ihtişamına inanıp, bu doğrultuda yaşıyorum ve bundan epey memnunum.