Rüya Ersina UYGUR
@RErsina
Öykü yazarı
Atatürk 2 dünya savaşlı yüzyılın çok ilerisinde bir insanlık görüşüne sahiptir "Hukuk hükümlerini,kurallarını,din kuralları gibi değil, insanlığa ait olayları,olgunlaşmaları,ilerlemeleri takip ve ifade etmekle varlığını açıklayabilen yaşam kuralları olarak kabul etmek gereklidir

Atatürk'ten bugüne: "Asya'ya, Avrupa'ya, Afrika'ya giden o fetih orduları ne oldu? Onlar gittikleri yerlerde ölmüş, kalmış, mahvolmuş. Bunun neticesi olarak anavatan böylece bomboş ve harap kalmış. İşte her şeyimiz gibi çiftçiliğimizin de arz ettiği sefalet manzarası bundandır!"

Atatürk "Malum bir askeri hakikat, felsefi hakikattir; “ordunun ruhu subaylardadır” der: "Orduyu imha etmek için mutlaka subayı mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz."


"Bir an olsa bile subaylık yapmış,subaylık onurunu, şerefini duymuş,ölümü küçümsemiş insan, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır: Şerefini korumak! Hâlbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır"


Atatürk Arap hayranlarına hadlerini şu sözlerle bildirir: "Türkler için çok kahraman evlatlar.. ilim, sanat ve bilhassa askerlik ve başkumandanlık mevkilerini elde etmişlerdir ve sonuçta Arap İmparatorluğu unvanını taşıyan bütün memleketlerde güç ve hakimiyet sahibi olmuşlardır."

Osmanlı millet sistemi sadece gayrimüslimleri ayrı millet olarak tanıyordu. Sünni Müslümanlar "tek millet" idi. Alevinin katli vacipti. Bu sistem modern çağda hiç yürümemiş olmalı ki Osmanlı'da gayrimüslimler önce isyan edip sonra "bir şekilde" kaçtılar. odatv.com/yazarlar/kayah…
Atatürk "İslam öncesi evrensel Türk uygarlığının tüm belgelerini imha etmekte engel görmeyen"Arap hayranlarına öfkelidir "Arapların uygar dünyada,bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde,ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır"

Atatürk "Kaza ve kader,talih ve tesadüf kelimeleri Arapçadır.Türkleri ilgilendirmez" der Efendiler,dünyada her şey için,maddiyat maneviyat için,hayat başarı için en hakiki yol gösterici ilimdir,fendir.İlim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir,cehalettir,sapkınlıktır

Atatürk “Harp gibi olağanüstü bir mesele, nutuklarla ve çoğunluk kararıyla hallolunmaz, demir ve kan ile hallolunur.” der ve uyarır: “Harbe, yalnız ve ancak milletin hayat ve istiklali ve memleketin korunması, yalnız bu necip ve yüksek menfaatler uğrunda katlanılır."

Atatürk "Türk milleti tehlikelere karşı elinde kılıç yürümeye hazır kahraman çocuklarına derin emniyet beslemiştir, daima besleyecektir" der Türk’ün aydın evlatlarından bahsettiğim zaman fikren, vicdanen,ilmen millî kahramanlığa iştirake hazır tüm Türk gençlerinden bahsediyorum"


Atatürk “Çiftçiler, halk, millet yalnız bir şey için silaha sarılmalıdır!"der : "Millî sınırlar dâhilinde hayatı, bağımsızlığı, hâkimiyeti için. Cihangirlik sevdasında,fetihler sevdasında bulunmamalıyız. O zihniyetin takibinden hasıl olan hataların en ağır cezalarını çekmekteyiz”


Atatürk siyaseten kuvvetli olmakta ilmin, fennin önemini hep vurgular: “Benim dilediğim manen, ilmen,fennen,ahlaken kuvvetli olmaktır.Bu saydığım sıfatlardan mahrum milletin tüm fertlerinin en son silahlarla donatıldığını farz etsek bile kuvvetli olduğunu kabul etmek doğru olmaz"

Atatürk'ün kuvvetli ordu tanımı gayet açıktır: “...Kuvvetli bir ordu denildiği zaman anlaşılması lazım gelen mana, her ferdi, bilhassa subayı, komutanı, medeniyetin ve tekniğin icaplarını kavrayan ve tavır ve hareketlerini ona göre uygulayan yüksek ahlakta bir topluluktur”

Bir zamanlar "bağımsız ülke yoktur, karşılıklı bağımlılık vardır" diyen bir liberal söylem dinlerdik . Şimdi anlaşıldı ki hepsi ABD'ye tam bağımlılık için anlatılan masallarmış. Dünyada yeni başlayan neo-ekonomik dönemin özellikleri. odatv.com/yazarlar/kayah…
Atatürk bugün çok hayranlarının bulunduğu Vahdettin hakkında güne ışık tutan şu sözü etmiştir: "Saltanat ve hilafet mevkiini işgal eden Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği alçakça tedbirler araştırmakta."

Atatürk "Haysiyetsiz subayların felaketlerin oluşmasına ne derece yatkın olduklarını, maalesef lüzumundan fazla tecrübe ettiğimiz için" der: Ordudaki subayların yetiştirilmesi hakkındaki temel ilkenin, şeref ve haysiyeti yüceltmeye yöneltilmesi inancındayım.

Atatürk "Eğer sürekli bir barış isteniyorsa" der "İnsan kütlelerinin durumlarını iyileştirecek uluslararası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir".

Atatürk dünyanın şaşkınlıkla ve hayranlıkla izlediği devrimlerini şansa bırakmadan gerçekleştirmiştir: "Ben herhangi bir işe giriştiğim zaman karşımdakinin ne yapabileceğini ve en kötü ihtimalleri düşünürüm. Ona göre tedbirlerimi alarak hareket ederim."

Atatürk "1919 yılı mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu"diye hatırlatır "Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı.İşte ben bu millî kuvvete,Türk milletine güvenerek işe başladım"

Atatürk "millet ve ordu kurtuluş çaresi düşünürken bu miras kalmış alışkanlığın sevkiyle kendinden evvel yüce hilafet ve saltanat makamının kurtuluşunu ve dokunulmazlığını düşünüyor." diye hayret etmiştir: "Halife ve padişahsız kurtuluşun manasını anlamak kabiliyetinde değil
